Kolayca duygusal olabilir, kişilik özellikleri ve yaşam deneyimleri de dahil olmak üzere çeşitli faktörlerle bağlantılı olabilir. Yüksek duygusal duyarlılığı olan bireyler genellikle diğerlerinden daha yoğun duygular yaşarlar. Bu hassasiyet, onları duygusal tepkilerdeki artışa yatkın hale getiren doğuştan gelen bir mizacın sonucu olabilir. Buna ek olarak, geçmiş deneyimler, özellikle önemli travmatik veya duygusal olaylar içerenler, artan bir bilinç durumu yaratabilir ve duygusal tetikleyicileri daha hassas hale getirebilir. Kişiliğinin bu yönünü anlamak, duyguların yönetimine daha etkili bir şekilde ilk adım olabilir.
Hızlı bir duygusal hissetmek de stres ve yorgunluğa atfedilebilir. Bireyler stres altındayken veya iyi dinlenmediklerinde, duygusal düzenlemeleri tehlikeye girebilir. Bu denge eksikliği, normalde daha az yoğun duyguları uyandırabilecek durumlara artan bir tepki verebilir. Buna ek olarak, çatışmaları görmek veya yüksek basınçlı durumlarda olmak gibi çevresel faktörler duygusal tepkileri daha da kötüleştirebilir. Bu modellerin tanınması, bireylerin duygusal dalgalanmalarla başa çıkmak ve küresel duygusal esnekliklerini artırmak için stratejiler geliştirmelerine yardımcı olabilir.
Hassas olmak ve kolayca ağlamak genellikle biyolojik ve psikolojik faktörlerin bir kombinasyonundan kaynaklanır. Bazı insanlar doğal olarak daha empatiktir ve başkalarının duygularına duyarlıdır, bu da onları duygusal durumlardan bunalmış hissetme olasılığını artırır. Bu, bazı bireylerin belirli duygusal normlara uyma baskısı hissedebilecekleri duyguların ifadesi ile ilgili toplumsal beklentilerle daha da kötüleşebilir. Buna ek olarak, çözülmemiş kişisel sorunlar veya güvensizlikler, savunmasızlık anlarında ortaya çıkabilir, bu da duygusal rahatsızlığa yanıt olarak gözyaşlarına yol açar.
Güçlü duygusal ilişkiler yaratan geçmiş deneyimler nedeniyle duygular kolayca tetiklenebilir. Bazı durumlar, kelimeler ve hatta kokular, önemli duygusal olaylarla ilgili anılara neden olabilir ve hızlı bir duygusal tepkiye neden olabilir. Bu fenomene, spesifik tetikleyicilerin önceki deneyimlere dayanarak abartılı bir yanıta neden olabileceği duygusal reaktivite denir. Bu tetikleyiciler hakkında farkındalık geliştirmek ve geçmiş deneyimleri tedavi etmek için çalışmak, bireylerin duygusal tepkileri üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmalarına yardımcı olabilir.
Bazı insanların kimyaları ve benzersiz kabloları nedeniyle duygusal hale gelmesi daha kolay olabilir. Serotonin ve dopamin gibi nörotransmitterler, ruh hali ve duygusal tepkilerin düzenlenmesinde önemli bir rol oynar. Bu kimyasalların daha düşük seviyeleri olan bireyler daha duygusal reaksiyonlara maruz kalabilir. Buna ek olarak, güçlü bir empati hissine sahip olmak, başkalarının duygularını dinleyerek daha hızlı duygusal tepkilere yol açabilir. Bu yatkınlığın tanınması, bireylerin benlik saygısı uygulamaları yoluyla veya profesyonel destek alarak duygusal denge üzerinde çalışmasına izin verir.