Birisinin çeşitli işaretler ve davranışlar aracılığıyla duygusal olarak kullanılamadığını belirleyebilirsiniz. Çoğu zaman, duygusal olarak kullanılamayan bireyler, daha derin bir seviyeye bağlanmakta zorlanır ve yüzeysel konuşmaları sürdürmeyi tercih ederler. Genellikle kişisel konuların konuşmasını sürdürerek duygular, ilişkiler veya gelecek planları hakkındaki tartışmalardan kaçınabilirler. Bu kaçınma, kendi duygularını veya düşüncelerini paylaşma konusunda isteksizlik olarak ortaya çıkabilir ve bu da samimiyet eksikliğine yol açabilir. Buna ek olarak, bir süre şefkatli olmak ve bir sonrakini tutmak gibi tutarsız davranışlar gösterebilirler, bu da ilişkide karışıklık yaratabilir. Bu modelleri fark ederseniz, bu duygusal kullanılamayı gösterebilir.
Duygusal olarak mevcut olup olmadığınızı belirlemek için ilişkisel modellerinizi ve samimiyete yönelik duygularınızı düşünün. Kendinizi sık sık insanları iterken veya duygusal bağlantılardan kaçınırsanız, bu bir işaret olabilir. Ortaklığın bağımsızlığına öncelik verme, derin güvenlik açığı veya duygusal paylaşımdan rahatsız olma eğilimi görebilirsiniz. Duyguların ifadesi ile rahatlık seviyenizin değerlendirilmesi de bilgi sağlayabilir; Duyguları tartışmak söz konusu olduğunda sık sık bunalmış veya küçümseyen hissediyorsanız, bu duygusal kullanılamayı gösterebilir. Günlük gençlik veya bir güvenle konuşmak bu duyguları netleştirmeye yardımcı olabilir.
Çeşitli faktörler duygusal olarak kullanılamayan bir adama katkıda bulunabilir. Zor kopuşlar, kayıplar veya çocukluk deneyimleri gibi kabul edilen bir travma, duygusal olarak bağlanamamaya yol açabilir. Bazı erkekler duygularını bir adaptasyon mekanizması olarak ortadan kaldırmayı öğrenmiş olabilirler, bu da bir güvenlik açığını ifade etmelerini zorlaştırır. Buna ek olarak, toplumsal beklentiler genellikle erkeklerin duyguları göstermesini engeller ve bunları ilişkilerde daha stoacı bir davranış benimsemelerine neden olur. Eğitimlerinde sağlıklı ilişkisel modellerin olmaması, duygusal yakınlıklara girme yeteneklerini de etkileyebilir. Bu faktörleri anlamak, bir partnerdeki duygusal kullanılamazlığın tanınmasına yardımcı olabilir.
Duygusal salınım, çeşitli çevresel deneyimler ve etkiler yoluyla gelişebilir. Çocukluk deneyimleri önemli bir rol oynar; Bir kişi duyguların açıkça ifade edilmediği veya doğrulanmadığı bir ortamda gelişmişse, duygusal bir güvenlik açığından koruyucu bir mekanizma olarak kaçınmayı öğrenebilirler. Geçmiş ilişkiler, özellikle travmatize edilmiş veya kötü biten ilişkiler, yakınlık ve duygusal bağ korkusu yaratabilir. Buna ek olarak, iş veya kişisel zorluklar gibi stres faktörleri, birisinin zihinsel sağlıklarına ilişkisel samimiyete öncelik vermesine ve duygusal kullanılamazlığa neden olmasına neden olabilir. Bu etkilerin tanınması duygusal engellere karşı mücadele etmek için gereklidir.
Birçok insan duygusal olarak kullanılamadıklarının farkında olmayabilir. Bu farkındalık eksikliği, duygusal bağlantıya kendi kendini doldurmaya öncelik verme durumundan veya kırılganlık korkusundan kaynaklanabilir. Bazı insanlar, derin ilişkileri engellediğini fark etmeden davranışlarını normal olarak algılayabilirler. Buna ek olarak, travma veya kayıplar geçirenler, bilinçsizce bir savunma mekanizması olarak duygusal katılımdan kaçınabilir ve bunun onları ek ağrıya karşı koruduğuna inanırlar. Bu kullanılamazlığı tanımak genellikle zor olabilecek diğerlerinden içgözlem ve yorumlar gerektirir. Duygusal modellerini ve ilişkileri üzerindeki etkilerini tanımak için zaman ayırabilir.