Athazagorafobi, unutulma veya görmezden gelinme korkusu, genellikle terk etme duyguları ve başkaları üzerindeki etkisi ile ilgili derin bir endişe ile ilişkilidir. Bu fobi, bireylerin sosyal ilişkiler ve etkileşimler hakkında çok endişelenmelerine yol açabilir, etraflarındaki hayatlarda önemsiz veya kelimelerden çıkacaklarından korkabilir. Athazagorafobi, sosyal durumlarda kaygı, başkalarının rahatlığının aşırı araştırılması ve sürekli bir doğrulama ihtiyacı dahil olmak üzere çeşitli şekillerde kendini gösterebilir. Bu korku günlük işleyişe müdahale edebilir, bu da bireylerin sağlıklı ilişkiler kurmasını ve sürdürmesini zorlaştırır.
Athazagorafobi, daha geniş anksiyete bozuklukları bağlamında meşru bir fobi olarak kabul edilir. Diğer fobiler gibi, bunun bir kişinin ruh sağlığı ve refahı üzerinde önemli bir etkisi olabilir. Yükseklik korkusu veya örümcekler gibi daha yaygın fobiler olarak yaygın olarak tanınmış veya tartışılmasa da, Athazagorafobi ile ilişkili duygusal ve psikolojik sıkıntı gerçektir. Bu fobiyi deneyimleyen insanlar izole ve sıkıntı içinde hissedebilirler, bu da her zaman korkularını daha da kötüleştiren kaçınma davranışlarına yol açar.
Athazagorafobinin belirtileri bireyler arasında değişebilir, ancak genellikle kalıcı kaygı, sosyal durumlar korkusu ve ret veya terk edilmeye karşı artan hassasiyet içerir. Bu fobisi olan insanlar, hızlı kalp atış hızı, terleme, titreme ve unutulabileceklerini veya göz ardı edilebileceklerini algıladıklarında konsantre olma zorluğu gibi fiziksel semptomlar yaşayabilirler. Buna ek olarak, duygusal semptomlar, başkaları için önemsiz olma konusunda yararsızlık, üzüntü ve takıntılı düşünceler duyguları olarak kendini gösterebilir. Bu semptomlar, unutulma korkusunu güçlendiren ve ek yalıtıma yol açan bir kaygı döngüsü oluşturabilir.
Evrimsel, psikolojik ve bilişsel faktörlerin bir kombinasyonu nedeniyle insanlar genellikle bilinmeyenlerden korkarlar. Evrimsel bir bakış açısından, bilinmeyen, hayatta kalmak için potansiyel tehditler oluşturabilir ve aşinalık veya öngörülebilirlikten yoksun durumlardan kaçınmak için doğal bir içgüdüye yol açabilir. Psikolojik olarak, belirsizlik endişe yaratabilir, çünkü kontrol ve anlayış ihtiyacını sorgulamaktadır. Felaket veya potansiyel tehlikelerin fazla tahmin edilmesi gibi bilişsel önyargılar da bilinmeyen korkusuna katkıda bulunabilir. Bu korku, bireylerin tanıdık ortamlarda ve rutinlerde güvenlik aradıkları koruyucu bir yanıtı tetikleyebilir, genellikle kişisel gelişim ve keşiflerin zarar görebilir.
Athazagorafobinin üstesinden gelmek, terapi, öz-destek stratejileri ve bir destek ağının oluşturulmasını içeren çok yönlü bir yaklaşım anlamına gelir. Cognitivo-Behavioral Terapi (TCC), bireylerin korkularıyla ilişkili irrasyonel düşünceleri tanımlamalarına ve sorgulamalarına yardımcı olmada özellikle etkilidir. Maruz kalma tedavisi de yararlı olabilir, yavaş yavaş bireyleri kontrollü bir şekilde unutulma veya görmezden gelme duygularını uyandıran durumlara sokar. Farkındalık uygulamaları kaygıyı yönetmeye yardımcı olabilir ve daha büyük bir kendini kabul etme hissi geliştirebilir. Başkalarıyla sağlam ve kendine güvenen ilişkiler kurmak, bireylerin daha güvenli ve gelişmesine yardımcı olarak korkularının yoğunluğunu azaltır.